<$BlogRSDUrl$>

Friday, April 30, 2004

bi parcayi cikarmaya calisirken, parcanin buyuk kismindan hoslanmasam bile eer icinde cok cok severek caldiim bi bolum varsa, bu bolum ne kadar kucuk olursa olsun, mesela butun bir sonatin sadece 1 bari olsun (buyuk okyanusun yaninda marmara denizi gibi), sirf o bolumu harcamamak icin butun parcayi iyi calmaya calisiyorum.. tam oraya gelince de yanlis yapmamaliyim, koca parcayi sirf burasi icin bitirdim diye o kadar caba gosteriyorum ki tabii ki yanlis yapiyorum.. yapmadiim da oluyo simdi yalan olmasin da genellikle murphy kanunlari o noktada islemeye basliyo.

ya burda da cip kullanan adamlarin hepsi cirkin.. cirkinden kasit ne bilmiyorum aslinda, yani kel ve gobekli diye kimsenin cirkin olcaani sanmiyorum, ama sanirim suratlarinda boyle bi 'ben herkesi ezerim cipim var benim istedigim kariyi kizi da gotururum ooeeh' ifadesi var ya da ben cok onyargiliyim bak o da olabilir ama yine de universal olarak boyle bi yasa mi var acaba, cip sahibi olmak istiyosan paranin olmasi yetmez cirkin de olman lazim.. ben bu kural sadece turkiyede gecerli saniyodum..

Tuesday, April 27, 2004

bgun yine hayatimdan 2 sn.liine gecmekte olan insanlarin ustlerini baslarini duzeltme gunumdeyim.. bilmiyorum bu konuda benim gibi psikopata baglamis baskalari da var mi ama bazen beni tanimayan, tek hatalari tramvayda onumde oturmak, durakta benimle beraber beklemek veya sadece benim bulunduum mekanda bana yakin biyerlerde duruyo olmak olan insanlarin uzerlerindeki dokulmus saclara, ayakkabilarina yapismis ve kenari gorunen ciklet/yaprak/kagit parcalarina kafayi takiyorum ve yapabildigim olcude onlari bunlardan kurtariyorum.. tabii ki ayakkabiya yapismis cikleti adama farkettirmeden almak buyuk olcude profesyonellik isteyen bi is ve ben daha o kadarina cesaret edemedim, ama omzun ustunden caktirmadan sac toplama, saca yapismis yapragi hissettirmeden ordan alma veya giysinin ustunden orda durmamasi gereken materyalleri sessizce toplama gibi isleri kendime gorev ediniyorum, manyaam evet, ama sonunda bikac saniyeliine onlarin sag omuzlarindaki melek oluyorum ve belki de onlari bi sonraki adimlarinda mutsuz edicek bi engelden kurtariyorum.. bugun yine boyle bi gun yani.. insallah bigun dayak yemem..

Monday, April 19, 2004

bazi insanlarla (mesela xoxom) yaptiklarinin yapacaklarinin garantisi oldugunu bilmek ve sadece dusununce bile yapmis kadar mutlu olmak (ama bi de yapilabilseler hemen ne kadar da sufer olcak yaani), sonra onlari dusunup dusunup icinden sarkilar soylemek ne gusel ne keyifli kubbede ne hos bi seda ki yeme de yaninda yat.

karsinisdaki insanin tabiyetine gore belirtmenis gereken bulusma saatleri asagidaki gibidir, aksam 8de bulusucaanizi dusunelim: (aciklayamadim biliyorum, yani diyelim aksam 8de bi herifle bulusucaksinis - ya da bi kadin iste farketmez - 8de bulusmak istiyosaniz adamin uyruguna gore bulusma saati verceksiniz ki 3 saat onu beklemeyin, hem o da sizi beklemesin, ne sis yansin ne kebap vs vs)
alman (ve tum kuzey avrupa ulkeleri) - 8
turk - 8e ceyrek kala (aslinda bu deisiyo da ben ortalama aldim)
bangladesh - 7 (hep 1 saat rotarla geliyolar, en sonunda farkettik ki bizim verdigimiz bulusma saati onun icin evden ayrilma saati)
italyan - iste yarin aksam ustu bi saat (cunku nasi olsa gec kalicak, kacari yok)
cinli, capon - 9
tabi sizin hic bi randevunuza gec kalmadiinizi ve tam 8de orda olucaanizi varsayiyorum..

bu arada eger bi bangladeshliyseniz ve bunu okuyosaniz, oncelikle sizi tebrik ederim, artik turk tv.larinda haber spikerlugu yapabilirsinis ve de yukarda yazilanlari lutfen kisisel almayinis, bugune kadar 1 tane bangladeshli tanidim, o da her yere 1 saat gec kaliyo

Thursday, April 15, 2004

artik hayati akisina birakmaktan vazgecip ipleri elime almaya basliyorum.. yarin basliyorum..

Wednesday, April 14, 2004

ben acaba ne zaman hayatimda yapmak istediklerimi (ve bigun muhakkak yapicaami dusunduum seyleri) ertelemekten vazgecip eyleme dokmeye ve bunu icin bitakim cesur kararlar almaya basliycam.. ya da olmak istemediim seylerin icinden en olmak istediim veya olmaktan en sikilmiycaam seyin ne olduuna karar verip onu mu olcam.. galba oyle olcak.. korkarim...

aylar suren cabalarimin sonunda goruntusu olan ama sesi cikmayan bi televizyonum var.. butun receiverlari denedikten ve televizyona uyanini bulduktan sonra televizyonun sesinin cikmadigini farketmek once cok koydu, hala da dusununce icimi bi burukluk kaplamiyo diil.. ben de eurosportu aciyorum sessiz sessiz, laptoptan da dayiyorum muzii, bar ortami yapiyorum kendime.. sabahlari da mtv veya viva acip kendi yine kendi muziimi dayayip aeroboks salonu ortami yaratsam diye dusunmuyo da diilim.. akilliyim evet..

Tuesday, April 13, 2004

hayatima burda giren (ve girdii gibi derhal cikmasini istediim) yeni turkceden beynimi yemekte olan bikac ornei paylasiim bari: "biliyon mu" zaten bi klasik. bu klasmandaki zirveyi de kimseye kaptiricakmis gibi gorunmuyo. ama bi o kadar muhtesem baska deyisler de var, mesela "dersten caymak".. cumle icinde kullanalim; "bugun okulda cok siklidim, dersten caydim". veya bu mobilyanin ahsabi farkli demek isteyen bi kardesimiz bunu su sekilde ifade etmeyi secebilio; "aaa bu dolabin odunu farkli"..

bi de iclerinden birinin 'ich hab keine Lust' (veya burdakilerin deisiyle 'keine lustum lan moruk') deyisinin turkce karsiliinin 'hic sevkim kalmadi' olduunu olduunu soylediimde 'ya o zevk diil mi, sevk dedin, yannis soyledin heralde' demesi, benim de bunun akabinde ona dizginlenemez bi cift dalma isteim var, hic girmeyelim, asablari bozmayalim..

cok fena cok..

Monday, April 12, 2004

sanirim cevre muh olarak sahip olamadiim butun is imkanlarini burda ekoloji masteri yaparak sonsuza kadar kaybetmis bulunuyorum

Friday, April 09, 2004

bildiiniz gibi, yani biliyosunuzdur heralde yuh artik, the cardigans diye hafif anoreksik ama bi o kadar da leziz bi grup var yani lezizlii siz degere sayan okuyuculara kalmis tabi de ben sizin ne dusunuduunuzu pek takmiyorum bilmem annatabiliyo muyum, neyse, simdi bu grubun bi de zamaninda listelerde ziplamis, benim listemde hala da ziplamakta olan bi sarkisi var love fool diye, ben bu sarkiyi bu kadar zamandir dinlerim sozlerini daha yeni 'du bakiim ne diyomus bu kac senedir' diye dinledim, efendim meer aynen soyle demiyo muymus; "sevgilim ask bocuum sanirim kucuk bi sorunumuz var, sen beni eskisi kadar sevmiyosuuuaann, annem diyo ki bosver takma, bi baskasini bulursun, hem de seni gercekten hak eden birini bulursun, e ama sevgilim sen beni hak ediyosun"... simdi benim karar veremediim bu sarki hep boyle mi diyodu yoksa senelerce baska sey dedi de tam ben, hem de bu zamanda, dinliyceem zaman mi bunlari demeye basladi, eger oyleyse niye ben kasip sarkinin sozlerini dinledim, yine ustumde tesaduf bulutlarinin dolastigini dusunmeye basladim, niye hersey tam duzelicekken yine basa dondum.. ben en iyisi gidip bi olcu with or without you dinliim, iki eksi bi arti yapar belki..

yataa yatip yorganin altinda bi top halini alip uyumak istegi hic bu kadar bastirmamisti.

Thursday, April 08, 2004

beni 180 derecede isitilmis pelte kivamina getirebilen sarki listesi...
where the streets have no name - u2
angel - sarah mclachlan
electrical storm - u2
ice cream - sarah mclachlan
adia - sarah mclachlan
that i would be good - alanis morissette
you learn - alanis morissette
natural woman - aretha franklin
married with children - oasis
iris - goo goo dolls
simdi bunu okuyan elestirel arkadaslar corbaya tuz ister misin diye sorcaklar biliyorum biraz karisti ordan burdan derken ama bak deneyin valla cok iyi geliyo..

burdaki hava durumu biliyorum pek bi tarafinizda diil, siz orda gunesin altinda gezin bogaza gidin asmalimescite gidin, sabah yenikoye gidin sucuklu tost yiyin pottakal suyu icin adacayi icin sonra gidin cengelkoyde su boree yiyin, aksam olsun cicee gidin ooohh rakinizi icin, midye dolmanizi yiyin, tunele gidin simdi orda avlu da acilmistir iyice ammmaaaan kahvenizi icin bol sekerli, arkadan cihangirden tophaneye inin, yuruyerek inicekseniz ben soliim birer bira sisesi alin elinize, acil durumda kirip silah olarak kullanirsiniz, indiniz mi, gidin bi nargile icin.. ben de okuldan cikiim tramvaya biniim eve gidiim kaavemi yapiim kitabimi okiim, muziimi dinliim, aksamki partiye gitmiim ne isim var.. ne guzel bak istanbulda olmamak da cok kotu diilmis... GORUNMEYIN GOZUME LEEEEYYN... YIKILIN.. boazda balik-ekmek-bira yapin siz bi bankta..

hava burda gunesli.. yok yok yagmurlu.. ay yok pardon simdi yine gunesli.. ayyy yine yagmur basladi.. yok pardon gune.. yok ya yine yagmur.. mictiimin kuzey alman havasi..

Thursday, April 01, 2004

bunun disinda bi de dun havanin bize kiyak cektigi bi gundu, hatta isin bokunu da cikarmadi diil, yani o kadar gunesli ve nerdeyse sicakti ki noolduumuzu sasirdik noolduk biz dedik.. coralie'yle eve donuyoduk boyle yine 3465 saat suren bi elektrink davasindan (coralie flatmate durumundan kocam oluyo), zaten kac haftadir mihtarliktan kaydimizi aldirdik, elektriimizi actirdik, yani acikti da adimizi yazdirdik, suya abone olduk falan filan o kadar boktan is yaptik ki haftalardir ve hepsi surmesi gerektiinden 234 gun uzun surdu, neyse yani nasi sikilmistik artik, dun eve yuruyoduk boyle hava nasi guzel, burda butun kaaveler disarlara masa cikarmislar insanlar onlara oturmuslar, her tarafta sokak calgicilari var inanmazsiniz.. bi de burda sokak calgicisi diyip gecmemek gerekiyo, yok yok para vermeden gecebilirsiniz de dusunmeden gecmemeniz gerekiyo, cunku hepsi muhtesem caliyolar, hic sokak calgicisi gibi diil, aslinda belki de sokak calicilari zaten iyi caliyolardi da ben hic oylesine rastlamadiim icin iyi calmiyolar diye biliyorum o da olabilir, neyse bi tanesi nasi baariyo sarki soyluyorum diye, biz de nasi mutluyuz sokaklarda ziplayarak yuruyoruz coralieyle, bunun onune gelince bi durduk soyle dedik. once o dedi "why is he singing so loud, he thinks he's elvis or sth?" sonra ben de "hahahaha i'm not gonna pay him for this" dedim kahkalar esliginde ziplayarak evimize donduk.. sonra eve geldik.. elektrikler kesilmisti...


ehehe yok yok kesilmemisti saka yaptim..

simdi bi kere sunu soyliim, ben burda bi gun oncesinden bahsediyorum, siz aptalsiniz anlamamisinizdir belki onun icin seediyorum yannis anlamayin, yani ben buraya sunu yaptim bunu yaptim sunu su sekilde oldurmek istiyorum falan derken bi gun oncesini anlatiyorum cunku evimde gerekli ekipmanim yok, iste bunlar neler, bi telefon hatti mesela ve de internet.. bu durum birinin hayatini onemli olcude etkiliyo; gunluk, cunku bu hazin gercek onu bir gunluk olmaktan cikarip dunluk yapiyo ki bu da onun hayatindaki 2. utanc kaynagi..

This page is powered by Blogger. Isn't yours?

don't refrain from curiosity may driimbuk
arouse others' curiosity iz birakin..
Dreambook